Mazlum Çimen: Biraz caz, biraz halk müziği…

Mazlum Çimen, yeni ve farklı bir albüm heyecanının yanı sıra kadına şiddeti sinemaya taşıyan “Serçenin Gözyaşı”nın müziklerine de imza attı.

Mazlum Çimen: Biraz caz, biraz halk müziği…
Son Güncelleme: Whatsapp

Besteci, keman sanatçısı, balet, oyuncu Mazlum Çimen, sayısız dizi, film, belgeselin müziğine imza attı. Son olarak iki yeni projeyle karşımıza çıkan Mazlum Çimen yeni albümünü ve 10 Mart’ta vizyona girecek kadına şiddeti çarpıcı bir dille anlatan “Serçenin Gözyaşı”nın film müziklerini yaptı. 

Baba, ünlü bir halk ozanı Nesimi Çimen; oğul, balet Mazlum Çimen; torun, piyanist Saki Çimen. Ressam Abidin Dino’ya göre “Bu bir kültür devrimi!” Bu tanımın öyküsünü şöyle anlatıyor bize Mazlum Çimen: “Bunu tanımlayan Abidin (Dino) babaydı. ‘Allah’ın kalaycısı kültür devrimi yapmış da haberimiz yok!’ demişti. Babam kalaycı bir ozan, ben baletim, oğlum piyanist. Gerçekten de bu bir kültür devrimi yani.”

‘BAŞKA YERE UÇACAKLAR…’

“Kadın şiddeti, toplumsal olgu, sorunlar, çıban vermiş bir yara söz konusu olduğunda ben onu kimin yaptığına bakmam, nasıl yaptığına ve neyi anlattığına bakarım. Doğru mu değil mi diye, doğruysa doğru. Ben o doğruda olmak isterim” diyen Mazlum Çimen’in, şu sıralar albüm heyecanı da var. 30 yıldır birlikte çalıştığı arkadaşlarıyla kendi deyimiyle “Başka bir yere uçacaklar.” Aslında bilindik şarkıları “Güncelledik” diyorlar. 

Konsere, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Soner Olgun, Betül Demir, Yelda Kırçuval, Menderes Samancılar, Cahit Berkay, Fatma Turgut ve  Gökhan Türkmen’in de aralarında bulunduğu izleyici kitlesi yer aldı.

Mazlum Çimen ile konser öncesi bir araya geldik. Neden “Serçenin Gözyaşı” filminde yer almak istediğini, önceki gece verdikleri albüm konserini, bestelerini, topluma ilişkin meseleleri konuştuk. 

‘ÜLKENİN YÜZ AKI’

  • Mazlum Çimen & Anadorian ve bu birlikteliğin ilk albümü “Vol.1”…

Biz yaklaşık 30 yıldır beraber çalıyoruz. Ama şöyle bir mantık yürüttük. Biz 30 senedir çalıyoruz ama 30 sene önce çaldıklarımızı dinliyor insanlar. Bunu yeni bir hale getirmemiz gerekiyor diye düşündük. Biz Mazlum Çimen olarak çalıyorduk, söylüyorduk kendi repertuvarımızı. Ama böyle usta müzisyenler var içimizde. Hepsi Türkiye’de yüz akı müzisyenler. Davuluyla Volkan Öktem, piyanosuyla Tuluğ Tırpan, bas gitarıyla Eylem Pelit, bağlamasıyla Volkan Kaplan. Ama dedik ki yaptığımız işleri şimdi ayıralım. Biz biraz da özgür gidelim, yerel enstümanların yanı sıra yerel melodileri, şarkıları, türküleri alalım kendi kafamızda biraz da farklı armonizasyonlarla günümüzde çağdaş yorumlarla, biraz caz mantığı biraz halk müziği mantığını karıştırarak… Mesela “Sen Benden Gittin Gideli” de var “Tersname” de var “İçmişem Serhoşam” da var. İki tane yeni dinleyeceğiz mesela. Biz albümü sekiz eserden oluşturduk. Altısını eskilerden yenileştirdik, iki tane yeni eser  koyduk. “Allahsız Akşamlar” yenilerden. 

Derdimiz şu: Mazlum Çimen ayrı bir proje olacak, Anadorian ayrı bir proje olacak. Anadorian’da biraz daha uçacağız farklı bir yerlere, yine Mazlum Çimen temalarıyla başka bir yere uçacağız. Anadorian olarak ilk konserimiz. 

“BU BİR AHLAK MESELESİ”

  • “Serçenin Gözyaşı” filmindeki hikaye çok tanıdık bir hikaye. Ülkemizdeki kadına şiddetin giderek artmasını neye bağlıyorsunuz? İktidarın ve muhalefetin kadın politikaları hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Bunu sadece kadına şiddet olarak algılamanın ötesinde, var olan toplumdaki olumsuzlukların sirkülasyon halinde gittikçe büyümesinin sebebi ne derseniz, “caydırıcılık” noktasına bakmak gerekir. Şimdi ben bir araba çalıyorum, karakola götürülüyorum öbür taraftan çıkıp gidiyorum. Bunu gördüğümde benim caydırıcı bir ceza almamam benim ikinci bir otomobil çalma cesaretimi yüreklendiriyor. Ben çok faşizan bir kafaya sahip değilim. İnsanlar cezalandırılmalı anlamında demiyorum. Ama bu bir ahlak meselesi, bir kültür meselesi, bir adalet meselesi. Yani toplumun kendi sorgulamalarını oluşturması gerekiyor ki o da bir bilinç meselesi. Toplumda sorgulamanın olması soruya dayalı bir şey. Soru sormanın alışılagelmiş yaşam içerisinde baktığımızda bir biat kültüründen gelen toplumda soru sormak tuhaf bir şey. Çünkü soru o toplumun en büyük korkusu. Yani sormanın olmadığı bir toplumda sonuç başka bir yere gidecektir.

(iframe)

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.