1940 Bayramı’ndan Cumhuriyet Sporu

Bayram günlerinde günlük yazılar yazmaya elim varmıyor. Hele söz konusu Cumhuriyet olursa, kalemin üzerine tonlarca ağırlık biniyor …

1940 Bayramı’ndan Cumhuriyet Sporu
Son Güncelleme: Whatsapp

Bayram günlerinde günlük yazılar yazmaya elim varmıyor. Hele söz konusu Cumhuriyet olursa, kalemin üzerine tonlarca ağırlık biniyor, kımıldatamıyorum. Spor da olsa, bir yerden konu dönüp dolaşıp Cumhuriyet’e geliyor.

Arşivlerde gezinirken, Tasviri Efkar Gazetesi’nin 29 Ekim 1940 tarihli sayısına rastladım. Savaş zamanları yani, 2. Dünya Savaşı… Bir yanda İtalyan – Yunan Harbi; “Yunan Ordusu kahramanca dövüşerek İtalyan müdafaa hattını bir noktadan yardı ve 13 km. ilerledi” alt başlığı ile verilmiş. Gazete Yunanların faşist Mussolini’ye karşı savaşını yürekten destekliyor, günümüzün bir kısım kalemleri gibi yarayı kaşıyıp savaş çığırtkanlığı, düşmanlık yapmıyor.

Bir başka sayfada Hitler – Mussolini buluşması, İngiltere’nin Yunanistan’a yardım edeceğini bildirmesi… İçeride, sonradan çok dejenere edilmiş bir konu; “İzmir’in kahraman askerlerimize hediyesi… Kahraman ordumuza hediyeler vermek hususunda vatandaşların gösterdikleri büyük arzu ve alaka üzerine bu hediyeleri toplama vazifesi Cumhuriyet Halk Partisi’ne deruhde edilmiştir. Parti mensupları evleri dolaşarak kahraman askerlerimize hazırlanan yün çorap, yün eldiven içlik, kazak gibi eşyaları makbuz karşılığı toplayacaklardır…”

Kimse kimseyi zorlamamış yani, istek halktan gelmiş ve makbuz karşılığı toplanmış.

Bana ilginç gelen “Trakya’da tarihi eserler mahvolmaktan kurtuldu” başlıklı bir başka haberde ise, Edirne’de 1932 senesinde meydana gelen fırtınanın ardından zarar gören başta Sinan’ın eserlerinden Selimiye ve Babaeski camilerinin ve diğer Osmanlı eserlerinin kenti ziyaret eden “Ebedi Şef Atatürk” ün “Derhal camilerin yaptırılsın” isteği ile ve harap olan Selimiye’nin iç ve dış kakma kapılarının İstanbul’da yaptırılmak suretiyle, aynı yıl içinde yerlerine takıldığı anlatılıyor.

Tüm bunların yanı başında 6. Sayfa’nın spor sütunlarında ise Süleyman Tekil imzalı 17 yıllık bir Cumhuriyet Sporu değerlendirmesi… Başlık ve alt başlık:

* SPORUMUZ CUMHURİYET DEVRİNDE CANLANDI

* 17 sene evvel hiçbir teşkilata bağlanmamış hususi teşekküllerin elinde olan spor, bugün devlet mekanizması içinde yerini bulmuştur…

1916 doğumlu Süleyman Tekil, 1932-1934 yılları arasında Fenerbahçe’de, 1936-40 yılları arasında Galatasaray’da, 1941-44 yılları arasında ise İstanbulspor’da forma giymiş. Futbolculuk kariyerini noktaladıktan sonra spor yazarlığı yapmış. 1983 yılında, “Galatasaray: Dünden Bugüne 1905-1982”, daha sonra ise “Galatasaray Tarihi: 1905-1985” adlı kitapları yayınlamış. 1992 yılında da hayata veda etmiş.

Tekil; “Memleketin spor tarihi her ne kadar eski olsa da gerek sporun teşkilatlandırılması, gerekse spor sahalarının bütün şubelere açılmasını bakımından memlekette hakiki spor Cumhuriyet devrinden sonra başlamıştır” diyor ve ekliyor;

Yazar, futbol, güreş, binicilik, bisiklet, yüzme, yelken, boks halter, atletizm, kürek sporlarını ayrı konu başlıkları altında değerlendirmeden önce, 1923 yılında kurulan ‘Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’na dikkat çekmiş. Olimpiyatlara katılmamızı sağlayan bu teşkilatın 13 yıl boyunca, dağınık spor şubelerini federasyona bağlayarak modern ve daha verimli bir çalışma ortamı sağladığını vurgularken, 1936 senesinde nizamnamenin (tüzük) değiştirilerek, Türk Spor Kurumu’nun, 1938 yılında da Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü kurulduğunu anlatmış ve iki yıl gibi kısa bir sürede büyük başarılar gösteren yapılanma için, “Bilhassa senelerce bakımsız ve adeta ölgün bir vaziyette bulunan atletizmi süratle dirilterek, daha üç hafta evvel Balkan oyunlarında layık olduğu mertebeye çıkarmıştır” ifadelerini kullanmıştır.

Branş değerlendirmeleri arasında ise dikkat çekenleri;

Futbolda; 1924 yılında 2-2 biten ilk Rumen Milli maçı… Bir yıl sonra İskoç Antrenör Billy Hunter’ın getirilerek, Paris Olimpiyatları’na katılım sağlanması ve Finlandiya’ya karşı ilk galibiyet… 17 senede oynanan 24 milli maçta 7 galibiyet-3 beraberlik-14 yenilgi…

Güreşte; 1924’te Raul Peter adlı bir Macar antrenörün getirilmesi, aynı sene Paris Olimpiyatları ve Tayyar Yalaz’ın 4. Tura yükselerek ilk derecemizi elde etmesi… 1936 Berlin Olimpiyatları’nda Mersinli Ahmet’in (Kireççi) üçüncü olarak ilk olimpiyat madalyamızı alması, Yaşar Erkan’ın ilk olimpiyat altını…

Binicilikte; İlk temasın Bulgarlarla yapılması ve 1938’de Mussolini Kupası’nın kazanılması

Bisiklette; 1927’de Bulgarlarla karşılaşma, 1936’da olimpiyatlara katılım, Ruslarla yarışma ve Romanya’da Balkan Şampiyonası’na katılım…

Yüzmede; 1938’de Macarlar’ın kuvvetli takımı ile yarışarak elde edilen başarılar…

Yelkende; 1936 Olimpiyatları ve 1938’de Moda’da Rumenlerle yapılan yarışlar…

Basketbolda; 1936 Olimpiyatları’na katılım… olarak sıralayabiliriz.

(Not: 1932 Los Angeles Olimpiyatları’na mesafenin uzaklığı yüzünden Türkiye katılamamıştır.)

Bunları neden yazdım? Belki de bayram günü başınızı ağrıttım. Hani, “Bizden önce taş devri vardı, insanlar mağarada yaşıyordu” zihniyeti, Atatürk ve Cumhuriyet’i bir türlü sevmeyenler var ya… Kulak asmayın siz onlara. Çağdaş Türk Sporu’nun temelleri, ta 1940 yılında da vurgulandığı üzere, bizzat ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın ilgisi ve takibi ile Cumhuriyet Dönemi’nde atılmıştır.

Aradan geçen 82 yıldan sonra, spor felsefesi, çağdaş spor anlayışı ve spora milli bakış açısından neredeyiz? Onun takdirini de sizlere bırakıyorum.

Yaşasın CUMHURİYET! Bayramınız kutlu olsun.

Not: bu makalenin yer aldığı sayıya ve diğer eski gazetelere ulaşmak isteyenler, İstanbul Üniversitesi Gazeteden Tarihe Bakış Projesi’nden yararlanabilir.

(iframe)

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.